2 Kasım 2012 Cuma

Tek başına seyahat - Lizbon -2

Bu sefer tatile bilgisayar ile geldim ya, herşeyi hemen anında bildirmem lazım tabii :)
Ama, b meretin SD kart yuvası yok; dolayısıyla fotoğrafları hemen ekleyemiyorum.
Internnet fotoğraf bulup koymaktan da hoşlanmadığım için, fotoğraflar, mecbur yarını bekleyecek :)
*****
Güne erken bir kahvaltı ile başlayıp, biraz çalışıp biraz da dinlendikten sonra, güzel bir yürüyüş turu ile devam ettm.
Kaldığım hostelin Lizbon'un yürüyerek gezildiği rehberli bir turu vardı, ona katıldım.
Biraz hızlı gezdik, canım çıktı ama çok da memnun kaldım.
Yaklaşık 3,5 saat neredeyse hiç durmadan yürüdük; önemli lokasyonların büyük kısmını gezdiğimizi düşünüyorum.
Sebze, meyve, et ve balık pazarından, barlar sokağına, Arapların çoğunlukla yaşadığı etkilerinin hissedildiği Alfama bölgesinden, Lizbon asansörüne, pek çok yeri yürüyerek gezdik.
Hepsine bol bol vakit ayırma şansımız olmadı elbette; ancak genel anlamda şehrin önemli kısımlarını büyük oranda tamamlayıp, ilgimi çeken görmek istediğim yerlere de karar vermiş oldum.






Tur ekibmiz de işte budur :)

Arkasından şehrin biraz dışındaki Belem bölgesine gittim.
Belem Kulesini, Discover Monument adıyla geçen heykeli ve Jeronimo Manastırını gördüm, Pasteis de Belem'de pasteis de naturale yedim, ki bence oldukça güzeldi; hatta 2 tane yedim :) Fırında pişmiş bir çeşit milföy hamuru içerisinde muhallebiye benziyordu; lezzetli buldum. Ancak cafe latte için aynı şeyi söyleyemeyeceğim ne yazık ki.
Mekanın önünde bir dünya sıra vardı; hemen vakit kaybetmeden sıraya girdim. Tüm yol boyunca tramvayda, oturup pastamı yiyip kahvemi içeceğim anın hayalini kurmuştum. Oysa gel gör ki, yanlış sıraya girmişim, paket servis ya da oracıkta tezgahın kenarında ayakta yeme sırasıymış benim girdiğim.
Elimde tatlılarım ve kahvem, uzunca bir süre masa arayıp bulamayıp, en sonunda ayakta yiyip içerek, arkasından anıt ve kuleye doğru hareket ettim. Allah'tanır ki anıttan kuleye doğru hareket ederken, yolda karşıma nehir manzaralı bir cafe çıktı, o arada yağmur da hızlanmıştı. Oturup dinlendim, ısındım, biraz da kurudum.
Ama sonuçta o kadar uzun süre yürüdüm ki, ayaklarımı yere basamıyorum, acıdan :(. Akşam hiçbir yere gidecek halim kalmadı, hostelde oturdum internette takılıyorum.
Yarın daha planlı olmayı umuyorum, gelişmelerden sizleri de haberdar ederim :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder