8 Aralık 2011 Perşembe

Gelelim Hırvatistan-Dubrovnik'e

Sarajevo-Saray Bosna'dan Dubrovnik'e geçtik.
 Arada Mostar'a uğradık. Mostar köprüsü'nü geçip, Türk çarşısında gezip kahve molası verdik. Makedonya'ya kadar tatilin Türk Kahvesi içilebilen son noktasıydı, iyi ki vermişiz:)

Mostar'ın özellikle bizim gezdiğimiz eski ve turistik kısımları oldukça güzel, hem tarihi açıdan hem de nehir ve şehir öyle bütünleşmiş ve uyum sağlamış ki birbirine; binalar, nehir, yemyeşil doku, doğal bir güzellik insanın gözünü okşayan. 

                                                                                                                                                                                       
Dubrovnik 
En baştan söyleyeyim, tüm tatil boyunca harcadığım paranın yarısını Dubrovnik'te geçirdiğim 2 günde harcadım. Pahalı ve fazlasıyla turistik bir yer.
Dubrovnik
Ancak yine de sıcak hava için güzel bir tatil, denize girilebilecek bir sürü ada ve plaj var. Tarihi dokusu muhteşem, tertemiz, Balkan'dan çok Avrupa şehri izlenimi yaratıyor insanda. Adriyatik kıyısnda ve karşı kıyıları İtalya.  Venedik'e hiç gitmemiş birisi olarak ben bile Venedik etkisini hissettim:) televizyon ve internetten gördüğüm kadarıyla en azından :)
Akşam üzeri oradaydık, yolda başka bir şehirde mola verip yemek yedik, buz gibi kaynak sularına ayaklarımızı ve kafamızı soktuk, çünkü hava 50 derece falandı sanırım, tamam 50 değildi ama çok sıcaktı :)
Dubrovnik'e vardık ve surlar içerisindeki eski şehri gezdik. Çok güzel, neredeyse yüzyıllardır hiç bozulmamış. Rehberimizin eşliğinde 1-2 saatlik bir tur sonrasında otele döndük, o arada az da olsa fotoğraf çekip eski şehir hakkında bilgi edindik.
Otelimiz şehre biraz uzak olsa da güzeldi, en azından ben beğendim. -2. katta odaları rutubet kokan misafirler çok hoşnut kalmamışlar :)
Tekrar şehre döndük, yeni arkadaşlarımızla eski şehrin o güzel havasında yürüdük, oturup birer kahve içtik, gece daha da güzel göründü gözümüze, sokak partilerine takılıp kovada kokteyl içtik :)
Keyifli bir akşam geçirdik.
Dubrovnik'te gece


Bu daracık sokaklardan Dubrovnik'te çok var :)

















Ertesi gün erkenden kalkıp, bu sefer sabah ışığıyla biraz fotoğraf çektikten sonra Lokrum adasına doğru yola çıktık. Küçük motorvari teknelerin gittiği ufak bir adacık. Denize giriliyor, içinde birkaç tesis var. Adanın, teknelerin yanaştığı bölümünde değil de diğer tarafında eski tarihi bir yapının içerisinde deniz mahsulleri servisi yapan bir restaurant var. Koca tatil boyunca yediğimiz en pahalı yemek olmasının yanı sıra en güzeliydi de:)
Lokrum ve deniz mahsulleri :)
Denize girdik, güneşlendik, öyle plaj falan yok, kayaların üstüne örtülerimizi serip yattık. Adada bir de çıplaklar plajı var, cıbıl cıbıl insanlar görürseniz şaşırmayın :) Ama adanın ayrı bir köşesindeler oradan dışarı kıyafetsiz çıkılmıyor. Biz de adayı gezerken yanlışlıkla yolumuz düştü.
o gün güneşte biraz fazla kalmışız, yorulmuşuz, ben elbette ki hemen kıpkırmızı oldum. dönüşte eski şehirde fotoğraflar çekip dolaştık, teleferikle şehrin hemen arkasında bulunan tepenin üzerine çıktık ve makinenin pili bitti. Sinirden deli oldum, bitmesin diye Lokrum'da da fazla fotoğraf çekmemiştim ama yapacak birşey yoktu ne yazık ki :(
otelden dışarı çıkacak halimiz kalmamıştı, turdan diğerleri yine şehre gidip eğlenmişler. Biz 9 gibi odaya girip, duş alıp uyumuşuz. Dubrovnik maceramız böyle geçip gitti. deniz için çok güze, farklı farklı deniz girilecek bir sürü nokta, plaj ve ada var. Yazın deniz tatili için çok güzel bir yer olabilir. Ama pahalı olduğunu hatırlatırım. Sonraki yazılarımda, yine Adriyatik'te bulunan ve Hırvatistan'ın değişik versiyonu olan Kotor'dan bahsedeceğim. eski şehir'den deniz kıyılarına kadar Dubrovnik'in ucuz versiyonu gibi. Orası da bir opsiyon olabilir.