21 Ekim 2010 Perşembe

Hayatımla ne yapmak istiyorum?


The Lonely but Beautiful Path
 By Stuck in Customs
2 gündür tuhaf bir karamsarlık var üzerimde. Olumsuz duygular, gerginlik, uykusuzluk da üst üste gelince :(
Sanki her şey kötüye gidiyormuş gibi bir hisse kapıldım, mutsuz hissediyorum, kara kara bulutlar dolaşıyor üzerimde...
Nedense, havalardan mıdır, yoksa mantık çerçevesinde, uzun bir süredir kurtulmaya çalıştığım garip, yarı depresyondaki ruh halimin son raddelerine mi geliyorum,  bilemiyorum.
Bu olumsuz duygular, mutsuzluk, yorgunluk, bezginlik hisleri bir süredir var üzerimde.
Hayatımdan yorulduğumu hissediyordum bir süredir, sıkıldığımı.
İşimden, iş arkadaşlarımdan, evimden, yalnızlıktan, oturduğum semtten vs vs vs....

Sürekli bir kaçıp gitme isteği ile uyanıyorum her gün...
Sürekli yaşamak istediğim hayatın bu olmadığı, başka bir yerde, başka bir şehirde, başka insanlarla başka bir hayat yaşamak istediğimi düşünüp durdum.
Ama en büyük problemlerden birisi, ne istediğimi bilmiyor olmam.
Başka hayat, ama nerede, nasıl ?
İstediğim hayat bu değilse, hangisi peki ? Ne yapmak istiyorum?
Hayatımla ne yapmak istiyorum ?
Aylardır, amerikan filmlerinde, ya da şu düşünce gücü v.b. ile ilgili kitaplarda olduğu gibi, bu duygu ve düşüncelerle yatağa yatıp, sabah da inanılmaz ve mucizevi bir şekilde "hayatımla ne yapmak istediğimi biliyorummm" diye uyanmayı bekliyorum...
Ama olmuyor işte.
Nasıl bilir insan ne istediğini ? Nasıl bulur? Nasıl emin olur?
Herşeyi mi istiyorum, hiçbirşeyi mi?
Gerçekten hayatımla ne yapmak istiyorum?
İstediğim kendimi işime gücüme verip, süper bir iş kadını olup kariyer yapmak mı ( bunun için geç bile kalmış olabilirim), yoksa aslında istediğim kendime bir yuva kurup evimin kadını çocuklarımın anası olmak mı, yoksa çocuk da yaparım kariyer de modunda ikisini birden mi istiyorum ?
Ya da belki her şeyi bırakıp, şu hem aşık olduğum hem nefret ettiğim şehirden, İstanbul'dan kaçıp gidip, bir taşra kasabasında her şeyden uzakta mı yaşamak istiyorum?
Yoksa istediğim, bir süreliğine birkaç yıllığına bile olsa yurt dışına gidip, orada bambaşka bir çevre ve bambaşka bir kültürde mi yaşamak, ya da denemek yaşamayı?
Saçma gelebilir okuyana, hatta inanmayabilir de kişi buna; ama ben bunların hepsini aynı oranda istiyorum.
Daha doğrusu şöyle diyeyim, içimde bunların hepsini aynı şekilde isteyen bir sürü "ben" var.
Gel de karar ver şimdi....
Yardıma ihtiyacım var, biri bana yardım etsin nolur?
Hayatımla ne yapmak istiyorum ben? .............

19 Ekim 2010 Salı

Heyecanlı bekleyiş

İlk 2 yazım, benim için önemli adımlar olmakla birlikte, aslına bakarsanız çok da incir çekirdeğini doldurmayacak :P yazılar oldu.
Düşününce, çoook heyecanlı bir hayatım yok ve her gün burada insanlarla paylaşacağım bin tane olay yaşamıyorum.
Aslında daha çok da ne yaşarsam, sanırım kendi içimde yaşıyorum, özellikle bir süredir.
ve de bu kısır döngüye dönüşmüş limitli hayatımda, beni en çok heyecanlandıran, gezmek, seyahat etmek, hatta bunları planlamak oluyor.
Yaklaşık 3 hafta sonra, uzun süredir beklediğim bir geziye çıkıyorum. Yaklaşık 13 gün boyunca çok sevdiğim 2 arkadaşım ile birlikte batı Amerika'da olacağım. Gezi rotamız,  Los Angeles, San Francisco, Las Vegas ve hatta eğer vakit bulabilirsek kısa bir süre Meksika şeklinde olacak. Şu gördüğünüz okul öncesi çocukların karalamalarına benzeyen harita+çizim de, bizim rotamızın en ilkel halde anlatımı oluyor :)
İstanbul-Los Angeles gidiş dönüş uçak biletlerini aldık, o kısım bitti.
Ancak, sonrasında nerede kalacağız, araba kiralanacak, hangi gün hangi şehirde ne kadar kalıp nerelere gidip ne aktivitelere katılacağız gibi (keyifli) sorunlarımız mevcut.
İşte şu an için bu seyahat beni çok heyecanlandırıyor.
Gitmeden önce her şehir ile ilgili araştırmalar yapmak, kalmak için hem şehre yakın hem uygun fiyatlı ve temiz oteller ayarlamak, en byük araba en ucuza hangi firmadan kiralanır gibi soruların yanıtlarını araştırmak :)
Gideceğimiz şehirlerde, görülmesi gereken en önemli yerler, varsa festivaller, konserler,mekanlar, özellikle mmmmmmm restaurantlar :)
Bunların heppsini araştırıp, güzel bir gezi planı çıkarmak ve sahip olduğumuz günleri ve bütçemizi en verimli şekilde kullanacak şekilde plan program yapmak, tüm seçeneklerimizi değerlendirmek....
Sadece hazırlıkları yapmak bile o kadar heyecanlı ki , 3 hafta nasıl geçecek bilemiyorum:)
Hemen 6 kasım  günü gelsinnn ve yola çıkalım istiyorum :)
Gezimizim detayları kesinleştikçe ve hatta sonrasında da gezip gördükçe paylaşmaya devam edeceğim :)

18 Ekim 2010 Pazartesi

Daha şimdiden kaytarmaya başladım

3 gün önce ilk yazım ile açılış yapmıştım, ama ne açılış :)
Zaten aslında yazının kendisine bakıldığında da pek sonrası gelecek izlenimi vermiyordu ama....
Biraz da uzun zamandır yapmayı düşünüp/isteyip ertelediğim birşey olduğu için sanırım, artık yapmam gerektiğini düşündüm.
"En azında bir adım atmalıyım" diyerek yazdım sanırım ilk yazımı ve tabi sonrasının da geleceğini umarak.
hani şöyle klişeler vardır ya
"Başlamak bitirmenin yarısıdır" vs vs vs
İnanasım geldi herhalde ki, belki bir blog açıp ilk yazımı yazmayı başarırsam, sonra da yazarım, devamı gelir diye umdum.
Bugün oturup kendimi yazmak zorunluluğu ve ihtyiacı içerisinde hissettiğime göre doğrudur belki  de , kimbilir.
Aslında ilk yazımı yazdığım gün beni derinden etkileyen bir olay oldu, ama yazmak, unutmak istediğim bir olayı daha da gerçek kılacak diye korktuğumdan yazamıyorum sanırım.
Yanlış olduğunu bile bile yaptığı şeyler vardır ya insanın, ne kadar istese de engel olamaz.
Yaptığı öyle birşeydir ki, ne kadar yanlış görünse de doğru olduğuna inandığı bir yanı vardır, kendini uzak tutamadığı...
Ama, nihayetinde yanlış yanlıştır işte...
Sanki hayalmiş, rüyaymış, ya da yaşananları yaşayan ben değilmişi de bir film izliyormuşum gibi geliyor.
Ama sanki yazsam ve paylaşsam, işte o zaman sanki gerçek olacak herşey.
korkutuyor işte beni...
"Yazamayacaksan yaşadıklarını, ne işin var burada?" ya da "bu nedir , bi nevi sıkıcı bir bulmaca mı?" gibi yorumlar gelebilir, normaldir.
Yavaş yavaş olacaktır o da. Korkularla yüzleşilir elbet, içimden gelenleri hiiiç tanımadığım insanlarla paylaşmanın yarattığı o çıplaklık hissi de azalır belki, azalmasa bile, değişir, daha olumlu bir hisse dönüşür.
Umarım....
Acemisiyim bu işin, hoşgörmek lazım :)

15 Ekim 2010 Cuma

ilk yazım

Nihayet bir "blog"um oldu benim de...
Ne zamandır üzerinde düşündüğüm, ama bir türlü cesaret edemediğim "blog"um artık hayatta...
Offf ne kadar zor oldu ama bir bilseniz... İnsan kararsız olunca işte. Adının ne olacağına karar vermem bile çok uzun sürdü.
Ne yazacağıma karar vermem daha da zor olacak sanırım bundan sonra
Kafamdan geçenleri içimden geldiği gibi yazıya döküp insanlarla paylaşma fikri zaten başlı başına korkutucu. Eskiden  de yazardım, ama sadece kendim için. Yani sadece kendim okuduğum gibi, bir de kendime iyi gelmesi için yazardım.
Yine yazmak istiyorum, ama bu sefer daha cesur bir hamlede bulunuyorum,  en azından benim için. Yoksa "Blog"uma isim seçmeye çalışırken farkettim ki, sanırım milyonlarcası var.
ilk gün, ilk yazı, bir çeşit açılış gibi...
İleride burada, bakış açımı, düşüncelerimi, hayallerimi, belki gezilerimi, paylaşmak istediğim ne varsa, içimden geldiği gibi, görebilmek umuduyla...