29 Şubat 2012 Çarşamba

Kahvaltı-5.Kat

Merhabalar efenim, yine bir kahvaltı yazımızda hep birlikteyiz :)
Şimdi siz 5. Kat ile ilgili bir yazı bekliyorsunuz, biliyorum, o zaten birazdan gelecek; ancak ilk kısım ilginç.
Pazar günü, 2 hafta öncede büyük bir hevesle (yeri ve manzarası itibariyle heveslendiğimiz) kuponlarımızı alıp rezervasyonumuzu yaptırdığımız Garden 74'e kahvaltıya gittik.
Önce zaten ufak bir rezervasyon krizi yaşandı, 3 kupon kodu göndermişim, rezervasyon 2 kişilik. Diyorum, 3 tane kod gönderdim, ama sonra arayıp iptal ettiniz diyorlar.
Neyse, sinirlenmedim, girdik içeriye oturduk ama, ilk izlenim korkunç. Böyle güzel boğaz manzaralı, nezih bir mahalledeki mekandan içeriye adımınızı atıyorsunuz, biz geldik kantin.
Masalar yemekhane kıvamında yan yana uzun uzun tren gibi dizilmişler. 1 tane büyükçe masada, kesilmiş simit, poğaça, domates, salatalık, biraz peynir, biraz zeytin....
Bu mudur kahvaltı, manzara deseniz, 2 hafta önce rezervasyon yaptırmamıza rağmen, mutfak kapısının önünde bir yerlerde oturuyoruz :(
http://www.5kat.com/
Baktık olacak gibi değil, daha önce de gittiğimiz, Cihangir'deki 5. Kat'a gidelim dedik. Hemen aradık, rezervasyon yaptırdık ve atlayıp Taksim'e gittik.
Hava da güzeldi, Elektrik idaresinin oralarda bir kapalı otoparka arabamızı park edip, Taksim İlk Yardım'ın önünden Cihangir'e, 5. Kat'a yürüdük.
Ve gerçekten de pişman olmadık.
Manzara deseniz, manzara; yiyecekler çok güzel.
Çeşit çeşit börekler, krepler, omletler, değişik peynirler, zeytinyağlı sarma kalem gibiydi, üstelik yaprağı da incecik, ağızda eriyor.
Hatta tazecik pişi bile vardı, birazını beyaz peynir, birazını da bal reçelle yedik.
Herşeyin tadına bakamadım bile, fazla geldi.
Servis çok güzeldi, garsonlar çok ilgiliydiler. Hata pek çok kahvaltı veren mekanın aksine, granül kahve değil, filtre kahve vardı, ki çay içmeyen ben, bu duruma çok mutlu oldum, birkaç tane içmişimdir.
Mabeyin ya da Lacivert kadar pahalı değil, ayrıca havalar güzelleştiğinde, teras da açılıyor,  aynı kahvaltıyı, çok güzel bir manzara eşliğinde, açık havada yapabiliyorsunuz.
Artık bu kahvaltılara puan falan vermem gerekecek sanırım, ama genel anlamda yorumum, "daha önce de gittim, yine giderim de". :)

20 Şubat 2012 Pazartesi

Balkanlar'a devam- Karadağ-Montenegro-Herceg Novi

Dubrovnik
Bir türlü elim erip de yazamadım şu Balkanlar gezisinin
tamamını :)
Daha 2 ülke yazabildim ancak, oysa toplamda
6 buçuk ülke gezdik, buçuk diyorum, Arnavutluk'un
neredeyse içinden geçtik, saatler sürdü ama doğru
düzgün pek bir yerini gezemedik. Neyse, lafı dolandırmayalım ve gelelim Karadağ'a
Kotor
Dubrovnik'ten yola çıktık, yolun daha başında bu güzel şehri şöyle yukarılardan fotoğraflayıp Karadağ'a doğru  yolumuza devam ettik. Önce Kotor  adlı, Dubrovnik'e çok benzeyen ve neredeyse o kadar iyi korunmuş başka bir tarihi şehre geldik. Yine surlar arasında eski bir şehir, Dubrovnik kadar olmasa da temiz ve hem mimari hem yerleşim olarak çok benziyor; ama kesinlikle daha ucuz :)
şehri gezdik, o arada yağmura yakalandık, güzel bir deniz mahsullü pizza yedik, Budva'ya doğru yola devam ettik. Budva, Karadağ'ın Bodrum'uymuş :)
Güzel bir sahil kasabası, orada da "yine" ufak bir "eski şehir" var, orayı şöyle bir turlayıp, akşam hangi bara hangi kulübe gelsek diye keşfe çıktık :)
Benim gece hayatına pek merakım yoktur, ancak tatilde yeni tanıştığımız arkadaşlar bu işe pek meraklı ve yer bulma/seçme konusunda pek becerikli, pek şanslıydılar:)
Dubrovnik-Kotor-Budva arasında biryerler :)
Budva'dan Herceg Novi'nin biraz dışında ve biraz daha yazlık mekanlarına doğru bir konumda olan otelimize gittik. Zaten akşam oluyordu, gün batarken muhteşem bir denize girdik. Tüm yorgunluğumuzu aldı, ne de olsa inanılmaz sıcak bir havada günün büyük kısmını yürüyerek geçirmiştik.
Giyinip hazırlanıp yemeğimizi yiyip, yola koyulduk. Bu arada Budva-Herceg Novi arası yaklaşık 1 saat 30 dakika hatta biraz daha fazla. Büyük bir körfezin farklı taraflarındalar ve arada bizim Eskihisar-Darıca hattındakilere çok benzeyen bir feribota biniyorsunuz.
Becerikli tatil arkadaşlarımız, bizi Budva'ya götürüp, gecenin bir köründe geri getirecek taksiler ayarladılar ve yola çıktık.
Budva'da barlar/kulüpler caddesi gibi bir yer var. Vardığımızda henüz saat 23:00 sularında olduğundan çok hareketli değildi ama zamanla hareketlendi.
Bir mekan beğenip girdik, içkilerimizi söyledik, hatta orada tanıştığımız arkadaşlardan bir tanesinin doğum günüydü, onun için özel bir kokteyl ayarladık ve DJ'i kendisinin doğum gününü kutlamaya ikna ettik :)
Tophill
Daha sonra da şehrin dışında, adından anlaşılacağı üzere biraz tepelerde bulunan Tophill adlı bir yere gittik. (Bu arada bu mekan bulma/seçme konusunda tekrar kendilerine saygılarımı sunuyorum :) )
Önceleri çok boştu ama zamanla doldu ve bütün gece gerçekten çok eğlendik, dans ettik, deli gibi fotoğraf çektik; inanılmaz derecede güzel vakit geçirdik.
Gerçi geri dönüşte, doğum günü çocuğu olan genç yağız delikanlı arkadaşımız alkolü fazla kaçırıp, üstüne başına, bizi götürüp getiren taksinin içine vs kustu ve zaten saat 7'de yola çıkmamız gerekiyordu; nasıl sabah olduğunu bile anlamadan ve hiç uyumadan kendimizi yolda bulduk :)
Arnavutluk'ta çektiğim tek fotoğraf-Tiran :)
Uyumamak için çok doğru bir geceydi, çünkü Arnavutluk-Tiran üzerinden Makedonya-Struga-Ohrid kıyısına gidilecekti ve yolda toplamda 10-11 saat geçirecektik.
Tüm yol boyunca uyuduk:)
Sadece bu tura gideceklere belirtmek istediğim çok önemli bir konu var.
Yolda, Arnavutluk'a girdikten hemen sonra tesis/market/çay bahçesi benzeri bir yerde mola veriliyor.
Orada ev yapımı/markasız bir kahve likörü satılıyor. Koli koli alın. Ne kadar paranız varsa hepsini alın.
Alkolle çok başı hoş bir insan değilim, ama kahve likörünü severim.
Bildiğiniz yerli/yabancı hiçbir kahve likörüne benzemeyen, çok güzel, çok lezzetli bir likör. Keşke orada tadına baksaymışım da, birkaç tane daha alsaymışım.
Gezinin son akşamında, Üsküp'te açıp hep birlikte içtik. Tadına doyamadık, geri dönüp alasımız geldi:)
Geriye önemli bir durak, Makedonya kaldı. O da bir dahaki sefere

13 Şubat 2012 Pazartesi

Kahvaltı-Mabeyin

Çok geç saatlerde gitmedik, ama elbette ki ben uyanalı 2-3 saat olmuştu ve acıktığımdan dolayı gitmeden biraz birşeyler atıştırmıştım :)

Bu seferde kahvaltı için Mabeyin'deydik.
Ancak, bu yaptığıma çok pişman oldum. Çünkü, herşey gerçekten çok güzeldi ve ne kadar çok yemiş olursam olayım, yiyemediğim ve aklımda kalanlar oldu :)
Mabeyin'de kahvaltı için söyleyebileceklerim :

  • Öncelikle açık büfe kısmı, bazı diğer yerlere göre gözünüze yeterince zengin görünmeyebilir, ama aslında peynir zeytin çeşitleri güzel, reçeller çeşitli, kızartmalar, közlenmiş patlıcanlar, mücverler. Ama bunlara kendinizi çok kaptırmayın. Mümkün olduğunca az alın :)
  • Kahvaltıya mümkün olduğunca kalabalık gidin. Çünkü kahvaltının en güzel kısmı, masanıza servis edilen yöresel yiyecekler. hepsinden yemek istiyorsunuz, ancak bizim gibi iki kişi gidip açık büfeden de tabakları doldurunca, yöresel lezzetlerin 1-2 sinin tadına bakabiliyorsunuz, onların da hepsini yiyemiyorsunuz, yazık günah oluyor:)
  • Yöresel lezzetlerden  kaymak batırma ve katmer yiyebildik, her ikisi de çok başarılıydı. Ancak beyran, nohut dürüm v.b. lezzetleri çok merak ediyorum, başka bir sefer gittiğimde mutlaka deneyeceğim. 
  • Garsonlar çok ilgili, her konuda çok yardımcı ve sürekli size birşeyler yedirmeye çalışıyorlar :) 2 yıl önce ilk gidişimizde, açık büfeden birşeyler yemiştik sadece ve yöresel lezzetlerden hiç seçmemiştik. Kahvaltının sonuna doğru başgarson yanımıza gelip, sert bir ses tonuyla  "Hiçbirşey yemediniz doğru düzgün, sonra bir de Mabeyin'de kahvaltı ettik diyeceksiniz. şimdi size katmer yaptırıyorum, hepsi bitecek, ona göre" deyip gitmişti :) Önce neye uğradığımızı şaşırmış, sonra da bir süre gülme krizine girmiştik:)

Memnun kaldığımı söyleyebilirim. Lacivert'in benzer "yöresel" temalı kahvaltısından çok daha güzeldi. Çeşit sayısı az olmakla birlikte, daha butik, daha özenli bir kahvaltıyı daha ucuza ettik. Servisin güzel olması ve daha lezzetli bir Türk kahvesi de, kahvaltımızı taçlandırmış oldu :) Tavsiye ediyorum, sık gidemeyebilirsiniz, ama en azından deneyin.
Sonuç itibariyle, ucuz bir kahvaltı olmadığı kesin olmakla birlikte, Mabeyin'de kahvaltı hem gözünüzü hem karnınızı doyuruyor; hem de oldukça kaliteli ürünler ve özenli yiyeceklerle. Yöresel lezzetler de cabası.