24 Nisan 2012 Salı

Aya Yorgi - 23 Nisan

Bu yazıyı yazdığıma ben de inanamıyorum :)
Aslında her şey şöyle başladı:
Eskiden beraber çalıştığım bir arkadaşım, uzunca bir süredir işsiz. Uzunca deyip geçmeyelim, süreyi de netleştirelim, 4 yıldan fazla oldu.
Ülkemizin güzide üniversitelerinden birisini bitirmiş, iyi derecede yabancı dili olan ve yıllarca da sektörün güzide firmalarında çalışmış, donanımlı bir arkadaşım kendisi.
Ama 4 yıldır bir tülü iş bulamadı. İlk günler biraz daha seçici davrandı, doğru; ama son 2 yıldır ben biliyorum ki kendi tecrübe ve bilgi birikiminin çok altında kalan işler için bile görüşmelere gitti, elinden geleni yaptı. Ancak bir tülü olmuyor işte.
Haline çok üzülüyorum, çünkü donanımlı birisi olarak, hayatının en verimli yıllarını evde geçiriyor :( 4 yıl evde oturmak için çok uzun bir süre. Bir süre evden çalıştı, az da olsa para kazanıp ev bütçesine katkıda bulundu, ama  bu durum hem çok uzun sürmedi hem de iş tatmini açısından yeterli değildi. Süre uzadıkça psikolojisi de iyiye gitmiyor tabi ki. Hafif depresif bir hal hüküm sürüyor kendisi üzerinde, genel olarak karar verme yetisini, yargılarını hatta hayata bakış açısını etkileyebilen bir depresiflik :(
1 ay kadar önce beni arayıp, "23 Nisan'da adaya gitmek istiyorum, Aya Yorgi'ye çıkıp dilek dilemek istiyorum; artık başka umudum kalmadı, adaklara dileklere sardım" dedi.
Şimdi bu arkadaşa ne desem boş. Pozitif düşünce gücüne, yürekten geçen tertemiz bir düşüncenin gerçekleşmesi için evrendeki  tüm güçlerin bir araya geleceğine inanıyorum; ama adaklar, dilek tutmalar vs benim harcım değil pek :) Hani böyle şeyleri küçük gören, dalga geçen birisi değilimdir; ama yapan birisi de pek değilimdir.
Bu arkadaşımın durumu malum, umudunu kesmiş; kendi kendime umutsuz zamanlar umutsuz çözümler gerektirebilir dedim ve kabul ettim.
Gel gör ki, geçtiğimiz hafta kendisi fazla spordan dolayı, yatağa mahkum oldu ve kendisinin yerine gidip dilek dilemek, adak adamak bana kalmış oldu :)
Bu yüzden de hala bunu yaptığıma inanamıyorum, ama yaptım. Hac günü Aya Yorgi'ye çıktım, ki hacca gelenden çok daha fazla adak adamaya, dilek dilemeye gelen vardı :) İnanılmaz bir kalabalık, izdiham, sözde erken gittik, sabah ilk vapurla :)
Yollarda makara açanlar mı dersiniz, dilek için etrafta satılan bir sürü küçük objelerden satın alanlar, bedava incil dağıtanlar, mum satanlar vs vs.
gerçekten çok ilginç, çok renkli görüntüler vardı.
Tabi izdiham olan yerden eksik olmayan, kavgalar, ayılıp bayılmalar günün kötü, negatif hatırlanan kısımlarıydı.
Nihayetinde, toplam 5 küsur saatlik yürüme (gidiş-dönüş, yanıltıcı olmasın), uzun kuyruklarda bekleme, izdiham ve kalabalıkta fenalık geçirme sonucu, mumumuzu yakıp, dileğimizi diledik.
E oralara kadar gitmişken, kendim için de diledim :D
Kesme şekerle yapılan ev, araba, kalp resimleri, mum yanığından yapış yapış olmuş duvara şeker yapıştıranlar, kendini hıdırellezde zannedip, ev ya da araba resimleri çizip ağaçlara asanlar :)








Hepsi vardı; kimisi KPSS'den iyi sonuç alıp atanmayı dilemişti, kimisi atanması gereken adresi bile vermişti:)
Birisine çok güldüm : "Cüneyt ölsün, 5N 1 K'yı ben sunayım" :)
Bu nasıl bir ruh halidir, nasıl böyle birşey yazılır, hiç bilemiyorum gerçekten, ama çok güldüm :):)
Aşağıya , iskeleye dönüp, deniz mahsullerimizi ve güzel külahta dondurmamızı da yiyerek başka bir izdiham mekanı olan vapurla evimize geri döndük.


Bu da böyle değişik bir 23 Nisan hatırası olmuş oldu :)
Ada'dan renkli kareler -1
Ada'dan renkli kareler -2


Ada'dan renkli kareler -3





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder