15 Eylül 2011 Perşembe

Belgrad ile başlayalım Balkanlar gezimize :)

Kale meydan'dan bir kare
Bayramdan önceki hafta Cuma günü, turumuza Belgrad ile başladık.
(Bu arada Belgrad'a indiğimizde hava 38 dereceydi :))




Havanın sıcak olmasından biraz etkilensek de, gezinin ilk günü olması dolayısıyla büyük bir performans ile Kale Megdan (Kale Meydan) ile gezimize başladık.

Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği nokta görülebiliyor
Nehir kenarındaki kale surlar arasında kalan bu büyük tarihi diyebileceğimiz park, hem tarihi açısından hem de panoramik fotoğraf çekim yapabilmek için oldukça güzeldi.
Arkasından şehir içerisinde bazı yerleri panoramik olarak gezdik, Terazi caddesi, Cumhuriyet anıtı ve yeni inşa edilen kiliseyi gördükten sonra otelimize yerleştik.
38 derece havada yaptığımız gezintiden sonra, elbette ki duş ihtiyacımız vardı, ama gündüz sokaktaki borular patlamış; sular turuncu-kahverengi akıyordu. Duşumuzu alamadan dışarıya çıktık.
Önce Terazi caddesine gittik, İstiklal Caddesi benzeri, trafiğe kapalı, oldukça kalabalık, aynı zamanda da çok keyifli ve eğlenceli bir cadde. Bir çok sokak performansı izleyebilirsiniz. Hatta bisiklete benzer pedallı, tuhaf bir makine ile köpükler çıkartarak tüm çocukların eğlencesi haline gelen bir tanesi vardı ki, keşke fotoğrafını çekebilmiş olsaydım :)
Skadarlija Caddesi - Yemek yediğimiz restaurant - Zlatni Bokal
Biraz dolaştıktan sonra, Skadarlija caddesine gittik. Rehberimiz yemek ve eğlence için tavsiye etmişti. Fransız sokağına benzeyen, önlerine masalar atılmış şirin restaurantlar, ellerinde enstrümanlarıyla masa masa dolaşıp lokal müzikleri çalan müzisyenler var.
Tüm caddeyi dolaştıktan sonra caddenin en başında görüp beğendiğimiz restauranta geri döndük.
İnternetten okuduğumuz yorumların yönlendirmesiyle, sırp salatası, cevapcici, pljeskavica ve house vine istedik. Sırp salatası, bildiğin çoban salata, cevapcici bildiğin İnegöl köftesi, pljeskavica da bildiğin hamburger çıkınca yeni lezzetler deneyememiş olmamızın biraz hayal kırıklığı olmakla birlikte, yemekler lezizdi. Zaten gezide fikirbirliğine vardırğımız konulardan birisi, Balkanlar etten anlıyor :)
Yemekten sonra etrafta dolanıp bir kafeye oturduk, geç vakitlerde yine müzisyenler lokal parçalar çalmaya başladı ve biraz müzik dinleyip, Balkan usulü erik ve kayısı rakısı daha doğrusu rakija denedik. İlk yudum tüm yemek borumu yakarak geçince kendi içkimi sevgili tatil arkadaşıma teslim ettim :) Ama değişik ve tadılması gerek bence.
Ertesi gün yolda 4-5 saat geçireceğimizi de düşünerek ve yolda uyuyabilmek için gece 2 ye kadar müzik dinledikten sonra otele döndük.
Ertesi sabah, erken kalkıp duş almayı başardım, ama tatil arkadaşım ne yazık ki suya yetişemedi :)
Hızlıca toparlanıp, Sarajevo'ya doğru yola çıktık.
Belgrad açıkçası içimizde kaldı. Keyifli, eğlenceli bir şehir; ekonomik koşulları düşünürsek, insanlar çok huzurlu ve hayattan keyif alıyor gibi görünüyorlar. Bayanlar açısından çok rahat bir şehir, geç vakte kadar rahatça tek başlarına dolaşabiliyorlar (ki aslında bu bir artı değil, doğal bir durum olmalı). Pek çok açıdan beğendim ve daha uzun süre vakit geçirebilmeyi çok isterdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder