22 Temmuz 2011 Cuma

kendime yardım edemiyorum

Anlatacak ne var bakıyorum, neredeyse hiçbirşey
Yine de kendi kendime kafamı karıştıracak birşeyler buluyorum
Birkaç senedir beraber çalıştığın bir arkadaşla bir hafta içerisinde 2 si dışarıda, biri evde 3 akşam beraber takılsanız; bundan farklı bir anlam çıkar mı acaba?
Yani ne düşünmeliyim, ben de bilmiyorum
Dışarıda görüştüğümüz olurdu, bu kadarı da biraz çok ama. Peki bu ne demek, birşeyler mi gelişiyor aramızda? Böyle düşünerek, farklı bir gözle bakarak, bakmaya çalışarak bozuyor muyum arkadaşlığımızı ilişkimizi, yoksa bunu hiç düşünmemek mi saçma olur.
İlgimi çekmiyor değil, ama tuhaf bir his var içimde hala.
Aylar önce yazdığım, içinde olmamam gerektiği halde bitiremediğim, devam ettiğimi o ilişki; elimi kolumu bağlıyor.
Bir insanı çok seviyorsan, ama beraber olamıyorsan, engel olacak he rtürlü koşul mevcutsa; ama karşındaki hayatını birlikte geçirmek istediğin, belki ömrün boyunca en içten sevdiğin kişiyse...
Devam edemiyorsan, geri gidemiyorsan ama olduğun yerde de kalamıyorsan......
Ne yaparsın?
Yani bitsin istiyorsun, kafanda bitirmeye çalışıyorsun, ama olmuyor; kendini bir başkasıyla düşündüğün anda bile, sanki hayatının erkeğini, ait olduğun adamı aldatmışsın gibi ağrılar giriyor karnına, miden bulanıyor.
Öbür taraftan da, beraber olamıyorsanız, ikinizden değil, hayatta daha önceden yaptığınız seçimlerden kaynaklanıyorsa; geri dönüşü de yoksa o seçimlerin...
yani beraber olamıyor, ayrı olamıyor, başkasıyla olamıyorsanız ....
Ne yapabilirsiniz?
Etrafınızda en belirgin şekilde ilgilendiğini belli eden kişileri bile yok saymak zorunda kalıyorsun
düşüncesi bile hasta ediyor
ama yalnızsın işte, sonuna kadar
yalnız uyuyor, yalnız uyanıyorsun.....
Ne yaparsan yap, onu içinden, yüreğinden atamıyorsun....
kendimi nasıl bu duruma getirdim bilmiyorum
karşıdaki kişinin elini kolunu bağlayan o sebep, o sevgi, o sorumluluk da çok daha kutsal, çok daha güçlü olunca sana duyduğuna göre
ne kaldı elinde
yalnızlık
o zaman işte, geziyorsun, tozuyorsun, eve gidesin gelmiyor, nereye çağırsalar gidiyorsun, iş arkadaşlarınla takılıyorsun
sonra da neler oluyor diye düşünüyorsun
kendi kendine kurup, senaryolar yazıyorsun, sonra miden bulanıyor.....
çıkış yolunu bulamıyorum, tünelin sonunda ışık göremiyorummm.....
kendime yardım edemiyorum

7 Temmuz 2011 Perşembe

yazmak, yazamamak

"içimdeki karabulut büyüyor gün geçtikçe"
neden yeterince sık yazamadığım üzerine düşünüyorum bazen.
Güya benim için bir nevi günlük olacaktı burası; gezi yazılarının vs. yanı sıra.
Kendime yazdığım mektuplar olmalıydı bu alan, tabi başkalarının da okuduğu mektuplar:)
Kendimi hem başkalarına hem kendime açmam gereken bir araç olacaktı burası. Konuşamadıklarımı yazıp içimi dökeceğim, paylaşamadıklarım paylşacağım, hatta yazarken kendimle hesaplaşacağım bir alan olacaktı benim için, özgürlük olacaktı.
Olmadı ama, neden bilmiyorum; ama tahminlerim var.
yazmıyorum, yazamıyorum; elim gitmiyor...
Son yıllarda, son 2 yılda, yaşadıklarım, yaşamadıklarım,yaşayamadıklarım, seçimlerim kabullenemediğim bir durumda.
Yazmak istiyorum, yazacak birşey bulamıyorum. Hayatım bomboşmuş ve yazacak hiçbirşey yokmuş gibi geliyor.
Sonra farkediyorum ki, değil aslında, ama insan yaptıklarının yaşadıklarının hesabını kendine bile veremeyince, yapabileceği en güzel şey inkar etmek oluyor, hepsini yok sayıyor.
kendimle yüzleşemiyorum, dolayısıyla yazamıyorum. Ama yazmaya başlamamın sebebi buydu aslında
bir kısır döngü, bir paradoks; tıkanıp kalıyorum
hayatımda kendim de inanmadığım, arkasında duramadığım şeyler oluyor. Ya da oluyor demeyelim, ben buluyorum, ben seçiyorum.
Çekiyorum mantıksız ne varsa şu hayatta, olmayacak, olamayacak ne varsa peşinden gidiyorum.
hep sorguluyorum, neden? nasıl? ne anlamı var? hayattaki amacımız ne?
sadece doğup, büyüyüp, okula gidip, mezun olup, iş bulup, evlenip, çocuk yapıp sonra da evde mi oturmalıyız? (erkekler için listeye askerlik eklenip evde oturmak kısmı çıkartılabilir vs)
nasıl karar verilir, ne olacağına, ne okuyacağına, nerede çalışıp kiminle evleneceğine?
iş insanı mutlu mu etmeli yoksa para mı kazandırmalı. Ne yazık ki ikisinin bir arada olduğu durumlar az malum.
evlilik, mantıklı mı olmalı yoksa aşk, sevgi, tutku dolu mu? ya da arkadaşlık?
uzun süreli  ilişkilerim olmuş, deli gibi aşık olmuşum, olmazın peşinden koşmuşum bile bile.
kimisinin olmayacağı belliymiş, zaten yanlışmış, adam yanlışmış, sebeb yanlışmış; kimisinde aşktan kör olmuşum, yürümeyeceğini anlamamışım. Kimisinde de, bakmışım, sevmişim, yanında şu dünya üzerinde hiçbir yerde olmadığım kadar mutlu ve huzurlu olmuşum, beraber yaşlanmak, beraber çocuklarımızı büyütmek istemişim. ama olmamış, olamazmış da. Çünkü herkes benim gibi sormamış bu soruları. Kimisi kabullenmiş.
büyümüş, okumuş, evlenmiş, çocuk sahibi olmuş, kendinden beklenenleri yapıp hayatına devam etmiş. Düşünmemiş, sorgulamamış, uygun bulunanı yapmış.
Mutsuzluktan ölüyor olsa bile şu hayatında, yapamaz, kaderini değiştiremez artık.
Peki ya ben, bunca yıl doğru insanı arayıp bulmuşum, içimdeki sevgim, yaralı kalbim avuçlarımın arasında, öylece kalakalmışım.
Ne yapayım?
Bağrıma taş basıp yoluma devam mı edeyim ? Olmuyor, özlem yüreğimi dağlıyor.
Peki kaderlerimizi değiştirmek için mücadele mi edeyim? Olmuyor, yüreğim elvermiyor, yakıştıramıyorum kendime.
Ama bakamıyorum başka kimseye, aldatmakmış gibi geliyor, hayatımda olmasa, olamasa bile sevdiğim insan. Yapayalnız ve çaresiz hissediyorum kendimi. atacak adımım yok, hamlem kalmamış. Kendimi akıntıya bıraktım, sürükleniyorum.
Sevgi herşeye yeter mi? Herşeyi çözer mi? Yok mu bir çözüm yöntemi ?

5 Temmuz 2011 Salı

Günler geçiiiiip gidiyor...... zaman akıyor.... ömür bitiyorr......ya ben? ben n'apıyorum?

Size de oluyor mu? Ben bazen accaip paniğe kapılıyorum.
Zamanın ne kadar hızlı aktığını görünce ( göreceli bir kavram sonuçta, Einstein'in dediği gibi, kızgın bir soba üzerinde geçen dakikalarla mutlulukla geçen dakikalar aynı olamaz :))
Çocuklar büyüyor, bazen hatırladığım ufacık bir anının üzerinden kaç yıl geçtiğini hesaplamaya çalışınca kendi kendime şoka giriyorum :)
Bazen zaman akıyor, ama benim hayatım duruyormuş gibi hissediyorum.
Düşününce, 10 yıldır aynı yerde çalışıyorum, inanılır gibi değil zaten; hem de ilk iş yerim :)
4 yıldan uzun zamandır aynı evde oturuyorum, ama neredeyse o kadar zamandır da oturduğum evi sevmiyorum, ama bir türlü değiştiremiyorum :)
Hala araba kullanamıyorum, korkuyorum,
hala para biiktirmeyi başaramıyorum,
2 sene önce vermem gereken 3 kilo vardı, bu sürede rakam 5 oldu :) Bu konuda hayatım durmuyor, geriye doğru gidiyor :D
bunca senedir düşündüğüm emba başvurusunu ancak bu yıl yapabildim, yanıt bekliyorum,
1,5 yıldır süren, aylar önce kafamda "tamamdır, artık bu sefer bitti" dediğim ilişkiye durup durup geri dönüyorum, bitiremiyorum, devam ediyorum, dolayısıyla da
Hala bekarım :)
hayatımın durumunu "eylemsizlik" olarak nitelendiriyorum.
hep bekliyorum ya da ne yapıyorsam yapmaya devam ediyorum. Tıpkı maddenin eylemsizlik özelliği gibi, her madde yaptığı şeyi yapmaya devam etmek ister; tıpkı araba fren yaptığında öne doğru yapılan istemsiz hareket gibi.
benim hayatım da böyle işte, her ne yapıyorsam, aynen devam ediyorum:(
Tüm bunlar olurken benim hayatımda neler var peki ?
İş yerinde bol bol akşam mesailerine kalıyorum,
arkadaşlarımla sık sık uzuuun kahvaltılara gidiyorum,
görmediğim yerlere gidip her seferinde "buraya bir de yazın gelmeli" ya da " bir daha gelirsek şuraya da gidelim" diyerek tatillerden dönüyorum,
arkadaşlarımın düğünlerine gidip onları evlendiriyorum,
yakın arkadaşlarımın çocuklarına ablalık yapıyorum,
genel olarak çevremdeki pek çok insana ablalık yapıyorum,
hatta güzin ablalık yapıyorum :),
hep eski güzel günleri anıyorum,
bulamayacağımı/belki de bulunamayacağını bile bile mutluluğu arıyorum...
hep de dışarıda ve sahip olamadığımda arıyorum, nedense artık.
Bu yıl kararlar vermiştim. Hayatımın durduğu ama zamanın aktığı hissine kapılmamak için, aksiyonlar vardı almam gereken.
Gözlerimin ameliyatı oldu, emba başvurusunu da yaptım.
Ama yetmez, direksiyon kursuna gitmeliyim, İngilizce'mi daha iyleştirmeliyim, kilo vermeli düzelni spor yapmalıyım.
Liste böyle uzar gider işte.
Sonuçta biiir sürü maddeden 2 tanesini yapmışım
Evde tv karşısında geçirdiğim haftasonunun sayısı gerçekleştirdiğim maddelerden daha fazladır :(
Ama nasıl değiştireyim, ekndimi nasıl motive edeyim bilmiyorum.
Zaman durmuyor, akıp gidiyor, ama be hala duruyorum sanki :( İlerlemek istesem de, bir adım bile gidememişim sanki:(

İskele ve Liman
hiç gelmeyecek bir gemiyi bekler gibi