26 Mayıs 2011 Perşembe

Yeni bir gezi-Kazdağları-Ayvalık

Bir süredir yazamadım(Bu başlangıç klasik oldu galiba :) )
Ama bu bekleyişe değeceğini umuyorum (hahahaha çok komiksinnnn , okuyan var mıydı blogu :D)
19 Mayıs tatilini birleştirip, Kazdağları-Ayvalık-Cunda turuna gittik.
Turla gezmek adetim değildir, ama yıllardır yazlık münasebetiyle hep belirli kısımlarına gittiğim bu bölgenin farklı bir yüzünü keşfetmek istedim. Önüme de hem aktif hem de uygun bir tur çıkınca, teklifi getiren arkadaşa hayır diyemedim.
Gece İstanbul'dan yola çıkıp, sabah saatlerinde Çanakkale üzerinden Atınoluk-Akçay arasında kalan otelimize ulaştık. Club Afrodit'te kaldık, fena değildi, temiz, yeşili bol bir otel daha doğrusu tatil köyü.
Ayrıca yemekler, özellikle de kahvaltı ve akşamları da salata/zeytinyağlı büfesi oldukça iyiydi. Nihayetinde 1,5 kilo kadar alıp döndüm :D
Yeşilyurt köyü'nde bir kafe

Yeşilyurt köyü'nde bir butik otel













Neyse, gezimize gelirsek, tüm gece süren tıngır mıngır ve uzuuun yoldan sonra, biraz dinlenip hemen Yeşilyurt köyü'ne doğru yola çıktık.
Oldukça sevimli, butik oteller ve şirin restaurant/cafelerle dolu köyü yürüyerek dolaşıp otlu dondurma yedik. Otlu dondurma deyince, aklınıza yeşil yeşil otlu bir dondurma gelebilir, gelmesin. Kakule, zencefil, tarçın v.b. otlarla yapılmış değişik dondurmalar vardı, oldukça da değişik lezzetlere sahiptiler. Denenmelerinde fayda var bence.


Öngen Otel'den körfez manzarası
Kısa bir yürüyüşle, köyün en üst noktasındaki Öngen Butik oteline kadar çıkıp oradan güzel vadi ve körfez manzarası fotoğrafları çektik.
Otobüsümüze geri dönerek, Assos'a (Behramkale) doğru yola çıktık. Geceden kalan yol yorgunuğuyla birlikte, giderken biraz uyuklamış olabiliriz. Kadırga koyu yine muhteşem görünüyordu.
Behramkale'ye çıkış parkuru, o yorgunluğun üzerine bizi tüketti tabi, ama manzara görülmeye değerdi.
Tarihi anlamda geriye kalmış daha doğrusu kalmamış olanlar çok tatmin edici ya da etkileyici değil, yine de topraklarımızın üzerindeki tarihin ne kadar eskiye dayandığını, ne kadar geriye gittiğini görmek açısından oldukça güzeldi.
Antik Liman'da balık yedik, çok başarılı bulmadım. Ancak meşhur Assos dondurmacısından waffle dedikleri kornet hamurundan yapılma 2 tane yuvarlak hamurun içerisine dondurma ve çikolata sosu (sarelle gibi birşey) koyuyorlar, ki günün en güzel kısmıydı :) Yemesi biraz zor olsa da, değer :)
En son Adatepe Zeytinyağı Müzesi'ne gittik. Hem zeytinyağı hakkında bilgi edinip müzeyi gezdik, hem de zeytinyağı ve zeytin ağacı ürünlerinden aldık. henüz yağ ve sabunları deneme fırsatım olmadı, olduğunda ayrıca paylaşırım.
Yol yogunluğuyla akşam erkenden uyuduk.
Adatepe Köyü'nden bir kare
Ertesi gün, yine yakınlardaki Adatepe Köyü'nü gezerek güne başladık. Sevimli küçük taş binalardan örülü güzel bir köy. Temiz hava, sessiz ortam, köy meydanındaki kahvede bir sade kahve ya da serin bir limonata sizi kendinize getiriyor. Zeytin sütü diye de birşey aldım, ama pek tabi ki henüz deneyemedim.
Sonra da yürüyerek köyün yakınındaki Zeus Altar'ına çıktık, keyifli bir yoldu. manzara çok güzeldi, ancak altarın olduğu yüksek noktadaki sarnıcın içerisinde yüzlerce pet şişeyi görünce gerçekten sinir oldum. hangi insa evladı, o tepeye kadar çıkıp, o güzel manzara, yüzlerce yıllık tarih karşısında,böyle bir tepki verip elindekini pet şişeyi sarnıç penceresinden içeriye atar ? Bir tane iki tane değil, bir sürü. İnanılmaz:(
Tahtakuşlar Köyü'ndeki Etnoğrafya Müzesi'ni gezdik. Bir öğretmenin kişisel çabalarıyla kurulmuş olan, ailesinin çabalarıyla da devam eden bu güzel müze mutlaka görülmeli. Ufacık bir yer ama birbirinden ilginç yüzlerce obje barındırıyor. Yöre halkının günlük hayatına ve tarihine özgü çok güzel objelerin yanı sıra, dünyanın en uzun deri kaplı kaplumbağa mumyası ya da müzeyi gezen turist v.b. kişilerin gittikleri yerlerde gönderdikleri çook ilginç farklı objeler var. http://etnografya-galerisi.com/
Aceleden dolayı fotoğraf çekemedim, ama hem sayfasını hem de yolunuz düşerse kendisini gezmenizi tavsiye ederim.
Çamlıbel köyünde verdiğimiz küçük molada köyü gezip "Saklı Bahçe" Reastaurant'ta yemek yedik. Ortam çok güzel, ancak büyük bir gurp olmamız ufak bir işletme olan restaurantı servis konusunda biraz zora sokmuş olabilir.
Hasan Boğuldu
En son Hasan Boğuldu ve Sutüven Şelalesini gezdik. uzun vakit ayırılabilecek, gezmesi keyifli bir yer. tepelerde, ağaşıl ormanlık bir alanın ortasında tertemiz bir su, büyük bir şelale ve organik ürünlerin satıldığı güzel bir pazarcık var.



Son gün Şeytan Sofrası, Ayvalık ve Cunda'da geçti; ama çok verimli bir gün değildi. Cunda'da akşam rakı-balık yapamadıktan sonra (rakı da içmem ama olsun) kendimi Cunda'ya gitmiş gibi hissetmiyorum. Şeytan Sofrasının manzarası muhteşemdi, özellikle de hava açık olduğu ve hiç sis olmadığı için gerçekten her yer çok güzel görünüyordu.
Çok keyifli, biraz yorucu ama güzel bir gezi oldu. Birkaç footoğrafı da eklemey çalıştım, naçizane ben çektim.
Kısacası , o taraflara yolunuz düşerse:
  • Cunda'da rakı-balık yapın, kabak çiçeği dolması mutlaka yiyin.(Bunlar önceki tecrübelerimden)
  • Ayvalık'ta Ayvalık tosu yiyin, güzel yapıyorlar, özel bir ekmeği var, İstanbul'dakilere benzemez.
  • Adatepe köyü ve Zeus Altar'ına gidin, körfez manzarası çok güzel, uzun ama güzel bir parkur(900 mt kadar hafif bir rampa), sakın sarnıca pet şişe atmayın, atan görürseniz uyarın :)
  • Yeşilyurt köyü çok güzeldi, 1-2 günlüğüne oradaki butik otellerde kafa dinlemek, temiz hava alıp organik ve de lezzetli gıdalar tüketmek herkese iyi gelebilir bence. Olmazsa da geçerken uğramak lazım.
  • Etnoğrafya Müzesi ya da galerisine, mutlaka gidin.
  • Assos'a da gidin, Liman'da dondurma waffle ından yiyin, Kadırga koyu, herkesin ömrü boyunca en az 1 kez yüzmesi gereken bir yer:)
  • Hasan boğuldu da görülmeli, özellikle yazları çok dolu olduğunu tahmin edebiliyorum.
Gittiğimiz tesislerin (özelikle yeme içme) hiçbirisi çok kötü değildi, ama hiçbiri tavsiye edeceğim kadar iyi de değildi. Tekrar gittiğimde daha güzel yerler bulmayı umuyorum :)