19 Ekim 2012 Cuma

Dünyamın yeni düzeni-Maslak'taki hayatım-Temiz bir sayfa

İş yerim Maslak'a taşınalı ve Maslak'taki yeni hayatımıza merhaba diyeli neredeyse 3 ay olmuş. 
Buraya taşınmanın hayatıma bu kadar değişiklik getirebileceğini hiç düşünmezdim. 
Sabah 06:35 gibi servise biniyorum, ki mutlu azınlıktan bir insandım ve eskiden iş yerime yürüyordum. 
Tabi bu durum hayatımı pek etkiledi, akşam erken yatmak zorundayım, yatamadığım günlerde de hayalet gibi geziyorum zaten. 
Benim gibi uyku problemleri olan (gecenin bir yarısı uyanan) birisi için, 06:35'teki servise yetişmeye çalışmak zaten yeterince zor.
Snra, ne yazık ki yine sadece Maslak ya da TEM otoyolu çevresinde ve Avrupa yakasında çalışanlarn farkında hayatını çoklukla etkileyen, FSM köprü çalışması, Ümraniye Çakmak köprü çalışması gibi; yaklaşık 40 dakikalık yolu 1 saat 40 dakikalara çıkaran etkenlerimiz var. 
Bunlar tabi lojistik etkenler, insanın hayat kalitesini etkilemekle birlikte, Maslak dünyasının en göze batan kısımları değil .
Maslak'a mı özgüdür, çalıştığım uluslarası firmaya mı, buraya geldiğimizden birlikte, şirketçe huzursuzuz.
İnanılır gibi değil gerçekten, iş hayatımızdaki güven hissi yerini büyük bir boşluğa bıraktı ve kaygan bir zemin üzerinde uzun ve engellerle dolu bir yolu yürümeye çalışıyor gibiyiz. 
Her akşam servise yetişmek ile işleri bitirmek arasında seçim yapma noktasında kalıp, ikisini birden yapmaya çalışmak ....
Sonuç, ya servisten ya da evden çalışmaya devam etmek.. geç saatlere kadar hatta...
Ama işlerin hiçbir zaman bitmemesi, hep ertesi güne sarkması, her gün biraz daha fazla...
Ne kadar çalışırsanız, ne üstlerinizi, ne birlikte çalıştıklarınızı, ne de müşterileri memnun edemeyip, bunca çalışmaya, efora rağmen her geçen gün etrfınızı kara bir bulut gbi saran başarısızlık ve değersizlik hissi.....
her gün hayat böyle devam edince, motive olmadan, ama mecburen yoğun bir çalışma ortamı, bu yoğun başarısızlık hissi, jhayatın her gn yoğunlaşan bu hisle gittikçe daha fazla sarılıp sarmalanması....
sabah mutsuz uyanmıyorum, hayır, hiç ilgisi yok....
Ama işe gitmem gerektiğini fark ettiğimde, yapmak zorunda olduum işleri ve günümü bunlara kesinlikle yetmeyeceğini fark ettiğimde... 
İşe gidesim gelmiyooorr...
Biliyorum, istediğin işi yapmak ya da işini yaparken mutlu olmak lüks tüketim maddeleri gibi görünüyor olabilir pek çok insanın gözüne.....
Pek çok kişi şımarıklık olarak bile değerlendirebilir, ama aslında işinin insanı çok mutlu etmesi lüks gibi , kozmetik bir problem gibi görünse de, en azından mutsuz etmemeli....
Kişinin hayatının büyük kısmını geçirdiği, vaktini ve emeğini verdiği işi, onu mutsuz ediyor, uykusuz bırakıyor, sinirlerini yıpratıyorsa, o noktada bir problem var demektir. 
Evet, hiç kolay değil, ama insanı iş değiştirmeye ve aramaya itiyor.... 
Aylardır şu bloga bir yazı bile eklememe engel olacak kadar zamanımı ve zihnimi dolduran işime veda etmeye hazırlanıyorum..
Çünkü, hepimiz insanız ve hepimizin aslında, karnımızı doyurma, başımızın üstünde bir çatı olması gibi temel ihtiyaçlarının dışında, kendini gerçeklemeye de ihtiyacı var. (Maslov'un piramiti) 
Diğerlerini tamamlamaya en yakın olduğunuz noktada, kendini gerçekleme ihtiyacı daha da öne çıkıyor. Yaptığınız işi sevmek, ortaya birşeyler çıkardığınızı, baaşrılı olduğunuzu hissetmek istiyorsunuz... 
İş aramak, bulmak; yıllar geçti bu süreçlerin üzerinde, 12 yıldır aynı yerde çalışıyorum :)
Ama, hayatımda temiz bir sayfa açıp yeni başlangıçlar yapmamın vakti geldi sanıyorum.....